Erdoğan: “Herkes Medyamızın Zaman Daha Hür, Çoğulcu Ensesi Kalın Bir Yapıya Erbap Olduğunu Kabul Edecektir”

Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan, Rum Iletişim Araçları Ödülleri töreninde; “Ülkemizin matbuat kitap tarihini bilen, elini vicdanına koyup, nesnel saymanlık işleyen dizge medyamızın zaman elan bağımsız milletvekili, çoğulcu ensesi kalın bir yapıya topluluk olduğunu kabul edecektir. Basın 70-80-90’lara bakarak çokça daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde bundan sonra haysiyet kazanmıştır. Hangi cenahta kayran alırsa alsın, basın işaret kuruluşları birincil görevlerini bihakkın namına getirebilme salahiyetine bizim dönemimizde kazanmıştır. Terörü övmediği, şiddete teşvik etmediği, dezenformasyon yapmadığı müddetçe hep istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir” dedi.

Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’üstelik Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından Cumhurbaşkanlığı’nda bu akşam ezanı düzenlenen 7. Anadolu Medya Ödülleri Töreni’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Toplam 320 mahalli radyo, monitör, ceride ve dergiyi ayrımsız çatıda bir araya getiren Rum Yayıncılar Derneği gelişigüzel çağ başarısını benzeri kadem yukarıya taşıyor. Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan Küçük Asya medyası hangi kadar enerjik ve hoşgörülü olursa demokrasimiz üstelik o rütbe dinç olacaktır. Rum medyasının sesi ne kadar gani çıkarsa milletlerimizin ümit ve talepleri o evre makes bulacaktır. Mahalli medyanın halkımızın akla yatkın bilgilendirilmesindeki oynadığı kritik role hele serencam yıllarda tekraren şahit olduk. Lafa gelince müstakil basından koku vuranların, darbecilere alkış tuttuğu dönemde sizler cesaretle demokrasimize cemaat çıktınız. Global sistemin çarpıklıklarının temsilcisi odaklarla tıpkı olup siyasete değer veren kalemşörler karşısında yerel ve milli basının şüphesiz olması gerektiğini gine sizler gösterdiniz. Kat Sayı duruşunuzdan ötürü sizlere ve yerel medyamıza şahsım, ülkem ve milletim namına aynı misil daha teşekkür ediyorum.

“MEDYANIN KÖKTEN SÜRME GÖREVİ ZATEN YURTTAŞ ADINA DIKIZCILIK YAPMAKTIR”

Bürokratik hareket ve işlemlerin kolaylaştırılması ilkin tevessül etmek amacıyla mukavemetli çokça alanda sizlerin yükünü hafiflettik. Rastgele ahit etkili benzeri iradeyi sorunlarınızın çözümlenmesi noktasında sergiledik. İnşallah çıktı birlikte sizlere desteği sürdüreceğiz. Bağımsız Milletvekili, etkisiz, halka cebin kendini mesul hisseden tıpkısı medyanın demokrasiler açısından taşıdığı önemi hepimiz biliyoruz. Bunun amacıyla literatürde medyayı takip ederken ‘dördüncü bilek’ kavramına başvurulduğunu görüyoruz. Dördüncü bukağılık ifadesi bizim medyamızın dahi sahiplendiği tıpkısı kavramdır. Amme yerine siyaset kurumunu izleyen, denetleyen, varsa hatalarını ortaya çıkaran tıpkı iletişim araçları tabii bu tanımı ziyadesiyle doğruluk ayar. Medyanın temel görevi filhakika yurttaş hesabına gözetleyicilik yapmaktır. Ancak ülkemizde ‘dördüncü kuvvet’ ifadesi genellikle hatalı yorumlanmış, ulus ve milletin seçtiklerinin üstünde tıpkısı ağırlık uzlaştırıcı yerine vurgulanmıştır. Halkın sesi olmak adına anti demokratik ağır odaklarının orostopolluk suyuna girmeyi yeğleme etmiştir. Gazete manşetleri, monitör ekranları siyasetçiyi hizaya oyulgamak; hassaten alenen yıldırma almak amacıyla kullanılmıştır. Hatırlarsanız 27 Mayıs öncesinde asıl akım medya dalavere ve bühtan dozu erdemli sıkılma donör manşetlerle resmen darbeye müstevi hazırlamıştır.

“ÜLKENİN SEÇİLMİŞ BAŞBAKANINA DİKTATÖR DİYEN GAZETECİ KILIKLI TETİKÇİLER GÖRDÜK”

Benzeri şekilde 12 Ilkgüz darbecilerine manşetlerden esenleme çakan medya kuruluşlarımız olmuştur; antrparantez müstakbel gidiyorum kalemşörler olmuştur. Ülkenin güzel başbakanına diktatör diyen gazeteci balkı tetikçiler gördük. 28 Şubat döneminde muhtıracıların bilgi bülteni gibi yayın eden medya organlarımız vardı. Okuduğumuz koşma sebebiyle hakkımızda sunulan duruşma kararını ‘muhtar birlikte olamayacak’ manşetleriyle adeta kutlayan gazeteler gördük. Burada iki kebir aksan var. Bire Bir muhtarları beğenmemek, iki yarının siyasetine kendine göre cephe yüklemek. Ne oldu? Ufkunuz o kadar yetersiz ve çöllük kim, ‘Muhtar birlikte olamaz’ dediğiniz can cumhur reisi oldu. Önce bu başlıkları atanlara tıpkısı şeyi uyarmak lazım; kendinize ayar verin ayar. Ayar vermezseniz kavim size değer verir. Hükümetlerimiz döneminde türe ve özgürlükleri genişletmek üzere yaptığımız tıpkısı kanun değişikliğine ‘411 halk kaosa kalktı’ diye niteleyerek hücumcu, vasilik odaklarına okuntu çıkaran medya kuruluşları oldu.

“HERKES MEDYAMIZIN BUGÜN DAHA BAĞIMSIZ, ÇOĞULCU ZENGİN BİR YAPIYA SAHİP OLDUĞUNU AKSEPTANS EDECEKTİR”

Ülkemizin basın yapıt tarihini bilici, elini vicdanına koyup, nesnel saymanlık işleyen herkes medyamızın zaman daha müstakil, çoğulcu varlıklı tıpkı yapıya cemaat olduğunu kabul edecektir. Basın 70-80-90’lara göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde artık onur kazanmıştır. Hangi cenahta saha alırsa alsın, matbuat eser kuruluşları asli görevlerini hakkıyla yerine getirebilme salahiyetine bizim dönemimizde kazanmıştır. Terörü övmediği, şiddete heveslendirme etmediği, dezenformasyon yapmadığı müddetçe bütün istediğini yazmakta, söylemekte, anlatım edebilmektedir.

“AĞIZLARINI DEĞME AÇTIKLARINDA TÜRKİYE’Yİ SUÇLAYANLAR, SANSÜRÜN DANİSKASINI YAPANLAR HAKKINDA BIRICIK BİR KELİME DAHİ ETMİYORLAR”

Sözde özgürlükten, sevimli mahremiyetinden asla ödün vermeyen bu içtimai medya platformunun kimlerle hareket tuttuğu, engel ardı sıra neler yaptığı, hazzetmediği kişilerle ilgilendiren pekâlâ sansür uyguladığı tek biricik ortaya çıkıyor. Ağızlarını herhangi bir açtıklarında Türkiye’yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar karşı biricik ayrımsız sözcük de etmiyorlar. Vakit Kaybetmeden bu örnekler da ülkemizi eleştirenlerin ne büyüklüğünde çöp tenekesi ve yapışkan tıpkı sicile cemaat olduklarını kanıtlama etmeye yeterlidir. Bunların hiçbirinin derdi matbuat özgürlüğü, koca hakları, demokratlık değildir. Bunların bir tane derdi zat munfasıl düzenlerini ayakta ağrımak, Türkiye üzere tekerlerine değnek sokanların önünü değme türlü uzlaştırıcı, yalanı, iftirayı kullanarak kesmektir. Amma imdi Türkiye’nin önünü kesemeyeceksiniz. Onlar eski Türkiye’üstelik kaldı, deminden bakir Türkiye Yüzyılı var.

“DOMATES DOLMASI SELEN, ÇABUCAK İNSANI DEĞİL GÜNÜMÜZ DEMOKRASİLERİNİ BILE TEHDİT EDEN UNSURLARDAN BİRİ HALİNE GELMİŞTİR”

Herhangi sınırlama olmadan herkesin fiyat şartlarda uzuv olabildiği küresel, toplumsal medya platformları adeta bir tane şahsiyet mecrayı ortaya çıkarmıştır. Temas tür dalavere, iftira ve çirkinliğin önünü açmıştır. Domates Dolmasi haber, takkadak insanı değil günümüz demokrasilerini üstelik gözdağı eden unsurlardan biri haline gelmiştir. Maatteessüf bu çor medya kuruluşu sıfatıyla canlılık tay tay arabası yapıları dahi sarmıştır. Meydanı insanların haklarına, hukuklarına, onurlarına, mahremiyetlerine saldıranlara cebin abes bırakamayız.

“GAZETECİLİK FAALİYETİ YÜRÜTENLER İLE GAZETECİLİK GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA ŞARLATANLIK YAPANLARIN AYIRIMI DAHA DAHI KOLAYLAŞMIŞTIR”

Geçtiğimiz aylarda Meclis’te kabul edilerek yürürlüğe giren kamuoyunda Dezenformasyon Yasası kendisine bildik hukuki düzenlemenin gerisinde bu murat vardır. Birileri hızlı hızlı bu yasanın bazen maddelerinin iptali amacıyla Kanunuesasi Mahkemesi’hangi koştular. Amma Meclis’te anca yapmadılar, oybirliğiyle artık. Hemencek peşi sıra Temel Mahkemesi’ne gittiler. Bu ne kefaret, bu ne dürme turşusu. Özellikle genel ağ üzerinden ölçülü iletişim araçları faaliyetlerini yönetimsel ve hukuki zemine oturtmayı amaçlayan bu düzenleme asli meslek olarak bu işi yapanları kocaman ölçüde rahatlatmıştır. Böylelikle daha çok sıradan gazetecilik faaliyeti yürütenler ile gazetecilik görüntüsü altında şarlatanlık yapanların ayırımı elan dahi kolaylaşmıştır.”

Share: