Konya ruzname haberi: Beyşehir Gölü’nde keşfedilen tarihi yapılar akarsu şeş arkeologları aracılığıyla inceleniyor

Beyşehir Gölü’nün mağrip kıyısındaki Kubadabad Saray Külliyesi kazılarında dronla yapılan dokümantasyon çalışmaları sırasında mevcut, göl kıyısından yaklaşık 100 metre açıktaki çatı kalıntıları için tetkik başlatıldı.

Kubadabad Saray Külliyesi Hafriyat Başkanı Doç. Dr. Muharrem Calip, AA muhabirine, Beyşehir Gölü ve çevresinin Neolitik Çağ’dan itibaren Kalkolitik, Tunç ve Çipo çağlarında yerleşmelere hayal olduğunu söyledi.

Bu yerleşmelerin tıpkısı kısmının su altında kaldığına değinen Çeken, Kubadabad Saray Külliyesi hafriyat çalışmalarına su altı araştırmalarını de eklediklerini dile getirdi.

Su altındaki görüşün az olması dolayısıyla çalışmaların bu sene başladığını nâkil Çeken, “Göl yatağının kenarında, bu akarsu çekilen alanlarda ekincilik arazileri cihetiyle yerleşmeler ergin. Bu süreçte galiba Kubadabad Saray Külliyesi’nin sahilinde, kıyısında düz düzlük kalıntıların dahi bu etraflı kesiksiz çekilmeler sırasında nesir edildiğini düşünüyoruz.” dedi.

Bu bina kalıntılarının kuzeye akla yatkın ibik şeridi boyunca devam ettiğini anlatan Calip, Helenistik Döneme ilgilendiren kalıntıların bulunduğu Mındıras Yarımadası’ndaki büyük liman kalıntılarıyla angajmanlı yapıların bahis konusu olduğunu kaydetti.

Sudan çıkarılan yapılar etraflı bilmeden geçiriliyor

Çeken, çalışmaların titizce yürütüldüğünü belirterek, şöyle konuştu:

“Akarsu altı arkeologlar çalışma yapılan alandan türlü kiremit ve seramik örnekleri aldı. Bunların tarihlendirilmesiyle ilgili icraat devam ediyor. Antrparantez göl altındaki yapıların planları çıkarılmaya çalışılıyor. Hangi seviyede olduğu, temel mi, henüz dip bire bir seviyede mi, harçlı mı, eksantrik tıpkı şekilde mi? Bu icraat sonucunda bunlar ortaya konulacak. Bu yapılar, külliyenin doğusunda, sudan tahminî 100 metre içeride, 1-1,5 metre derinlikte meydan alıyor. Bütün ibik süresince uzanarak Mındıras’a kadar gidiyor, tahminî 3 kilometrelik bir düz. 2020’de ortaya çıkardığımız çatı 150-200 metrekarelik tıpkısı alanı şamil benzeri yapı. Bunun beraberinde birlikte 100 metrekarelik alanı kaplayan yandaki aynı yapı var. Bilcümle yaka süresince bu yapılarla karşılaşıyoruz.”

Çekici, söz konusu kalıntıların alelhusus Geç Roma Çağı yahut Erken Bizans dönemine ait olduğu kanaatini taşıdığını bildirdi.

Yapının planı ve dönemi için tespitler yapılıyor

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Bilgelik- Gökçe Yazın Fakültesi Arkeoloji Bölümü Su Altı Arkeolojisi Ana Fen Dalı Başkanı Doç. Dr. Oktay Dumankaya, yöre yorum beğenmek amacıyla 4 yabanlık ekiple plonjon yaptıklarını dile getirdi.

Yapının planı ve dönemi hakkında tespitler boşaltmak amacıyla çalıştıklarını aktaran Dumankaya, “Yapının Rum Selçuki öncesi tıpkısı döneme ilişkin olduğunu düşünüyoruz. Yapının bulunduğu çevrede Helenistik Periyot ve Neolitik Çevrim’e büyüklüğünde uzanan yapıların, yerleşimlerin olduğunu biliyoruz. Tıpkısı küşayiş dönemi temsil eden Roma evet bile Erken Bizans dönemini baziçe fail buluntuların çıkmasını umuyoruz. Beş Altı seramik parçası ve yapı kiremitleri tespit ettik. İlk izlenimlerimiz Geç Roma, Er Bizans dönemine ilgili olduğu kanaati var. 5. ve 7. çağ ortada olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Share: