Tüyler ürperten denizkızı hikayesi! Türkiye’nin o şehrinde görüldüğü söyleniyor

Türkiye, serbest kültürüyle dünyanın seçme yerinden ecnebi konuk ağırlamaya bitmeme ediyor. Batısı ve doğusu ayrı zenginlikler taşıyan Türkiye’nin isimsiz da bir nice hikayesi kâin. Acun genelinde sıklıkla inanılan ve dillendirilen denizkızı hikayesi ise ülkemizde Düzce’nin Akçakoca ilçesinde açık bire bir anlaşma eliyle biliniyor.

HARS BAKANLIĞI’NIN SAYFASINDA ANLATILIYOR

Düzce’nin Akçakoca ilçesinde yaşandığı argüman edilen tüyler ürpertici hikaye, Hars ve Turizm Bakanlığı’nın resmi sayfasından bile vatandaşların ziyaretine sunuluyor. İşte Bakanlığın sayfasındaki denizkızı hikayesinin hep: “Akçakocalı tıpkı familya bahir kıyısındaki tarlalarına açma yapıp soğan dikermiş. İyi da iz alırlarmış. Çocukları Mualla doğma tıpkısı berekete munzam. İlkbahar gelince soğanlar mebde vermiş. Karı bebeği Şanlı’yi bile alıp masraf reşit soğan bostanına. İki defne ağacının arasına bire bir salıncak kurup, oğlunu sarıp sarmalayıp yatırırmış. Sonradan eline çapasını alıp başlarmış çalışmaya. Yüksek uyuyup uyanıp dahi ağladığında koşup varırmış yanına. Bebek acıkmıştır deyip bicik verirmiş. Ayrımsız devir gene aynı husus ergin. Amma bir tuhaflık varmış. Şanlı’yi kundaktan çıkarmış yavru ıslak. Birlikte bicik üstelik emmiyor. Avrat telaşlanmış acaba oğlum hastamı diye niteleyerek. Devrisi günü bire bir yandan çalışıyor, ayrımsız yandan bile oğlunu gözlüyormuş.

“BEBEĞİ EMZİRMİŞ”

Aynı ses duymuş birdenbire, ipince bire bir ”Yüce…” diye sesleniyor. Etrafa bakınmış kimseler namevcut. Birdenbire denizde aynı kıpırtı sezmiş, bakmış kim, bir denizkızı, belden yukarısı eş, aşağısı balık. Yüzgeçleri üzerinde eski denizden. Ulu’nin salıncağına doğru yürüyor. Kalakalmış avrat olduğu yerde. Denizkızı varmış salıncağa, Uca’nin ellerini çözüp emzirmiş oğlanı. Sonrada geldiği kadar dönmüş denize. Kadın eve dönüp kocasına anlatmış olanları. Kocası düşünüp taşınmış. “Zinhar temas, kimseye bile ilam, sonra kızar de ayrımsız engel verir ihtimal oğlumuza.” Denizkızı herhangi bir dönme sağlık bebeği emzirir ve denize dönermiş. Şanlı az buçuk büyüyüp memeden kesilince denizkızı bu nöbet dirimsel Yüksek’yi alır denize götürürmüş. Ana oğul gibi oynarlarmış denizde. Bilahare Yüce akşam tuhaf nev balıkla idraksiz dönermiş.

“DELİKANLI OLUP EVLENMİŞ”

Aktarılma geçmiş, devran dönmüş, Büyük dilaver ergin. Benzeri kıza sevdalanmış. Anasıyla babası varıp istemişler kızı. Düğün toplum örgütü müesses Büyük evlenmiş. Daha Çok bahir kıyısındaki soğan bostanına Ulu bakarmış. Bir zaman karısıyla gitmiş bostana. Eline iki çakıl alıp denize sokmuş ellerini ve vurmuş üç sefer taşları birbirine. İnceden bire bir gürültülü gelmiş uzaklardan ”Alii..”diyerek. Arkası Sıra denizkızı görünmüş uzakta. Mualla’ye ve karısına uzun uzun bakıp dönmüş denizin derinliklerine.

“AKÇAŞEHİR DENİZKIZIYLA MEŞBU”

Ali sonraki günlerde ne büyüklüğünde denize sokup ellerini çakıl taşlarını vurmuşsa dahi denizkızı gelmemiş. Karısı çok müteessir duruma Kendine tıpkı şalvar yaptırmış. Denizkızının belden aşağısına mümasil. Onu gören Akçaşehir kızları üstelik benzeri biri ardına tıpkısı şalvardan yaptırıp giymişler. Akçaşehir Denizkızıyla meşbu.

Share: