Troya’da kilden işlenmiş 2 bin 300 yıllık mini kap bulundu

Çanakkale merkeze ilişkin Tevfikiye köyü sınırları içre meydan düz Troya Antik Kenti’nde, 3 santimetre kadar kilden işlenmiş mini deri bulundu.

Mürekkep Uluslar Eğitim, Bili ve Ekin Örgütünün (UNESCO) Acun Ekin Mirası Listesi’nde saha kayran ve 5 bin 500 yıllık bir tarihi geçmişe ehil olduğu belirtilen antik kentte arkeologlar yeni bulgulara aksetmek amacıyla çalışıyor.

Bölgede 1863’te Frank Calvert yoluyla başlatılan kazılar, resmi yerine 1871’dahi Heinrich Schliemann, henüz sonradan Wilhelm Dörpfeld ve Carl Blegen vasıtasıyla gerçekleştirildi. Kazılar yerli ve yabancı arkeologlar aracılığıyla kestirmece 160 yıldır sürüyor.

Bugüne büyüklüğünde mukavemetli çokça arkeolojik keşfin yapıldığı Troya’dan çıkarılan asar, antik kent girişinde yaklaşık 3,5 sene önceki açılan Troya Müzesi’nde sergileniyor.

Troya Antik Kenti Hafriyat Heyeti Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnsan ve Sosyete Bilimleri Fakültesi Akademisyen Prof. Dr. Rüstem Arslan, AA muhabirine, Firez ve Turizm Bakanlığının izni, Türk Tarih Kurumunun desteği ve esas sponsor İÇDAŞ AŞ’nin sağladığı imkanlarla kazılara bitmeme ettiklerini söyledi.

2022 yılı kazılarının arazi bölümünün sürdürüldüğünü tamlayan Aslan, bu yılki çalışmalarda koskocaman verilere anlayış hedefinde olduklarını anlattı.

Çalışmalarda çeşitli üniversitelerden yerli ve ecnebi 40 nefis aynı ekibin görev aldığını dile getiren Prof. Dr. Aslan, “Bu seneki kazı çalışmalarında şu ana kadar bizi heyecanlandıran kebir benzeri keşifle cebin karşıyayız. Helenistik Devir dediğimiz tahminî 2 bin 300 yıl öncesine ilgilendiren mini benzeri cilt bulduk. Bu haddinden fazla fazla Troya’da karşımıza çıkmıyor.” dedi.

Rüstem Arslan, kısaca 3 santimetre büyüklüğündeki mini kabın Troya için kebir benzeri bulgu olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Bunun anlamı şu; kutsi alanlarda parası olmayanların, ayrıksı adakları yapamayanların sembolik adına mukaddes alanlara sundukları mini kaplar. Bu kadar küçüğü Troya kazılarında ilk defa karşımıza imdi. Yani 2 bin 300 almanak, simgesel meal taşıyan genişlik minik kilden işlenmiş bire bir kapla karşı karşıya kaldık.”

“Bölgedeki sunak ve nezir alanlarından çıkabiliyor”

Buluntunun imdi Helenistik Dolaşma denilen 3. yüzyıldan itibaren Troya’nın kutsi ayrımsız yere dönüşmesi sonucu bölgedeki kutsi alanlara yapılan sunak ve nezir alanlarından çıktığını vurgulayan Arslan, “Parası olan kurbanlar kesiyor, daha altın adaklar sunuyor. Parası olmayanlar de simgesel yerine, balaban kapların sembolik anlamını kıtipiyoz, mini analog kaplarla gerçekleştiriyorlar.” diye konuştu.

Prof. Dr. Aslan, Troya’de elan geçmiş yapılan kazılarda bölgenin kutsi düzlük olduğunun keşfedildiğini hatırlattı.

Bunun buluntularla desteklendiğini rapor fail Rüstem Arslan, “Havza, Troya Savaşı’nın hikayesi ve kahramanlık öyküleri zımnında kutsal aynı mekana dönüştü. Burayı antika dönemden itibaren ve Fatih Odalık Mehmet dönemine kadar aldığımızda Troya’ya uğramayan, buraya gelmeyen, ilham almayan er, sanatçı ve politikacı yok, diyebiliriz. Troya çok yüce bire bir form. Halen günümüzde üstelik bu özelliğini esirgeyici nadir tıpkı antika kent.” değerlendirmesinde bulundu.



Share: