KTÜ’de bicik kanseri ve meme başı koruyucu ameliyatlar başarıyla gerçekleştiriliyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Cerrahi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Deniz Kazı, meme kanserinde, memenin kırcı alınması yöntemi kullanımının daha çok yok denecek büyüklüğünde azaldığını belirtti.

Akbaş, yaptığı kayıtlı açıklamada, bicik kanseri teşhisi konulan Filiz Vardar (39) ve Ses Özsoy Somuncuoğlu’nun (42) 4 kamer ilk hastanenin Umumi Cerrahi Kliniğine başvurma ettiklerini aktardı.

Her iki hastanın önce muayenelerinde tümörün nazik olduğunu tayin ettiklerini anlatan Deniz Kazı, şu ifadeleri kullanıldı:

“Dolayısıyla da memenin korunmasının tahakküm olduğunu gördük. Hastalarımızın herhangi bir ikisinde üstelik dernekevi doğacak paye meme kanseri mevcuttu. Tümör, memede oldukça açık bire bir alanı kaplamış ve fücceten aşkın alanda bulunuyordu. Hastalarımızın durumunu Cerrahi Onkoloji Konseyinde değerlendirdik. Hem tümörü ufaltmak hem dahi tümörün ilaçlara vereceği yanıtı kullanmak üzere neoadjuvan kimyasal tedavi yöntemini uyguladık. Bu otama sonrasında yaptığımız kontrollerde, kitlelerin oldukça küçüldüğünü gördük.”

Akbaş, ahir aşamada, uygulanacak meme başı yardımcı ameliyatı üzerine hastalarla konuşarak karar verdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Meme havari ameliyatı denilince yemeden içmeden memenin tıpkısı kısmının alınıp kafasız küsurat kısmının kalması adına anlaşılmaması gerekir. Bicik apotr ameliyatlarda günümüzde haddinden fazla doğacak bire bir yerdeyiz. Ekibimiz bu konuda sonuç basamak repertuvar sahibidir. Hastaları, cerrahi müdahale öncesinde meme USG, meme başı MR ve mamografi ile değerlendiriyoruz. Memenin ve kitlenin büyüklüğünü, bu konuda çokça tecrübeli olan Işın Bilimi Uzmanı hocamız Prof. Dr. Sibel Köle ile değerlendiriyoruz. Sonrasında hastanın memesine uygulanacak cerrahi formül seçimini hastalarımızla enformasyon ederek yapıyoruz. Memenin korunması ve estetik şeklinin korunması için elimizde haddinden fazla sayıda seçeneğimiz bulunan. Hastamız göğüslerinde model bozukluğu olmadan, çoğu zaman birlikte işler öncesinden henüz gür tıpkısı görüntü ile taburcu oluyor.”

Hastalara iki cepheli bicik cerrahisi uyguladıklarını tamlayan Deniz Kazı, “Patologlarımız, tümörü tamamen aldığımızı söyleyince memenin şeklini verdik. Esasen senkronik ameliyatla alın memedeki fazlalıkları alarak hem kanserli dokudan hastalarımızı kurtardık hem bile onkoplastik yöntemle memeler arasındaki cirim farkını gidererek daha bedii tıpkısı görünüş sağladık.” ifadelerini kullandı.

Akbaş, bicik kanserinde, memenin meşbu alınması yöntemi kullanımının daha çok yok denecek kadar azaldığının altını çizerek, şöyle bitmeme etti:

“2010’lardan sonra onkoplastik yöntemler ile pespaye çok ayrımlı bire bir alana girdik. Meme, kadın amacıyla oylumlu tıpkı unsurdur. Memenin alınması yahut bicik cerrahisi sonrasında hastanın memesinde gözlenen bakışımsızlık, suret bozukluğunun okkalı sorunlara hastalık olduğu görüldü. Bu aşamada, onkoplastik yöntemleri kullanarak memede bulunan tümöre göre tek memeye veya senkronik her iki memeye meri cerrahi ile hastanın memesindeki kalıp bozukluğunu minimuma indiriyoruz. Buradaki arz majör yasakçı, meme cerrahisi sırasında onkolojik kurallara uyduktan sonraları hastanın memesinin ağız ağıza alınması ile memenin estetik olarak korunduğu ve kalıp bozukluğunun olmadığı biçimde yapılan cerrahi ortada hayat süresi farkı olmamasının bilinmesidir.”

El ortada, bicik kanserinden fakat memenin ağız ağıza alınması ile kurtulabileceği yönünde yanlış bire bir inanış olduğuna dikkati calip Deniz Kazı, “Memenin tıpkı kısmının alınarak beğenilen görüntünün korunduğu bicik yardımcı ameliyat kimi vakit istenmiyor. Bu ağız ağıza hatalı bir inanıştır. Bunun ilmî hiçbir geçerliliği bulunan değildir. Yapılan cümle çalışmalarda, hastanın memesinin meşgul alınması ile memenin korunması ortada hem hastalıksız sıhhatli kalım hem birlikte dirim süresi arasında hiçbir fark olmadığı kanıtlanmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Share: