Aysu Bankoğlu: “Kadınlar Elden Süregelmek İçin De Savaş Yöneltmek Zorundalar”

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bartın’birlikte; Azize Gülmez’in öldürülmesi ile ilişkin davanın bugünkü duruşmasına katıldı. Bankoğlu, “Karı cinayetlerine, bu cinayetlerin altında yatan toplumsal seks eşitsizliğine geçit vermeyeceğimizi beyan etmek amacıyla zaman buradayız. Kadınlar hemen devam etmek için dahi savaşım yüklemek zorundalar” dedi.

Bartın’üstelik, 9 Son Teşrin 2021 tarihinde, 25 yaşındaki Azize Gülmez’in Ercan Özkavlak yoluyla öldürülmesi ile ilişkin duruşma bugün yapıldı. CHP Bartın Mebus Aysu Bankoğlu, Eskişehir Saylav Jale Vazıh Süllü, Hatay Mebus Suzan Atmaca, Samsun Saylav Neslihan Hancıoğlu ve Adana Saylav Süslü Şevkin; Bartın Adliyesi uğrunda açıklama yaptı. Bankoğlu, kadınların daim olmak amacıyla bile savaş isnat etmek zorunda olduğunu söyledi. Bankoğlu’nun izahat şöyle:

“HOPPADAK ILKGÜZ AYINDA 19’U ŞÜPHELİ, 45 KADIN ARKADAŞIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ”

“Geçtiğimiz Son Teşrin ayında keskin benzeri şekilde zalimce bozuk koca arkadaşı aracılığıyla katledilen Azize Gülmez’in duruşması için Bartın Adliyesi’nin önündeyiz. Bizler eş cinayetlerine, bu cinayetlerin altında yatan sosyal eşey eşitsizliğine boğaz vermeyeceğimizi tercüman olmak için zaman buradayız. Kadınlar çabucak sürdürmek üzere da uğraş yöneltmek zorundalar. Hoppadak Ilkgüz ayında 19’u yabansı, 45 kadın arkadaşımız öldürüldü.

“KADINLAR, YEMEDEN IÇMEDEN SÜREGELMEK İÇİN BİLE ÇABALAMAK ZORUNDA KALIYORLAR”

Bizler avrat cinayetlerine, bu cinayetleri tetikleyen toplumsal cinslik eşitsizliğine ve o eşitsizliğe politik menfaatler için cankurtaran simidi kadar sarılanlara, boğaz vermeyeceğimizi anlatmak üzere buradayız. Herhangi Bir güzeşte ahit mütezayit eş cinayetleriyle, dünyadaki perde sıralamasında eğin sıralara geldik. Tabiatıyla, tek husus Azize’yi düşüncesiz getirmeyecek. Ancak böyle tıpkı ortamda tek kadın davasına, yegâne başına ayrımsız kadının davası adına bakamayız. Avrat cinayetlerinin adeta normalleştirilmeye çalışıldığı bu dönemde, verilecek değme değişmeyen dirimlik ehemmiyet taşıyor. Bu cinayetlerin altında asıl ayrımsız toplumsal ülkü var, kadınların özgürce varoluşu kabul edilmiyor. Kadınlar, yalnız sürmek için da mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

“KADINLAR AİLE İÇERİSİNDE ÖLDÜRÜLÜYOR. KUTSI AİLE VURGUSU YAPANLARIN BUNU GÖRMESİ LAZIM”

Bugün, tek eş giydiği kıyafetten, gittiği yerden, yaşadığı ilişkiden sorgulanmaz, yargılanmazken; kadınlar giydiği kıyafetten gittiği yere, çalıştığı yerden düşüncelerine, hassaten yürüyüşlerinden gülüşlerine kadar değme şeyden kıran hız görüyor hassaten, çocuklarının gözü önünde katlediliyorlar. Kadınlar familya içerisinde öldürülüyor. Şerif sülale vurgusu yapanların bunu görmesi lazım. Kadınlar, ateşli silahlarla öldürülüyor. Zırh ruhsatı düzenlemesi yapanların, bunu görmesi lazım. Biz bu verileri, hükümetin durdurmak istediği sivil cemiyet kuruluşlarından alıyoruz. Zira, hükümet, eş cinayetlerini kilitsiz küreksiz tanımlamadığı gibi, akilane düzgün marifet paylaşmaya de yanaşmıyor. Kadın cinayetlerini önleme üzerine gönülden olanların önce akilane düzgün bilim yayınlaması lazım.

“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR”

Tıpkısı azamet vatandaşlarının dirim hakkını de koruyamıyorsa burada heybetli benzeri dava vardır. Kadınlar öldürülürken, katillere değil dahi yürüyüş fethetmek talip kadınlara saldırılıyorsa, katillere hala nahak tahrik indirimi uygulanabiliyorsa, burada koskocaman ayrımsız dava vardır. Benzeri ülkede, hakimin takdiriyle katiller salınıyorsa, polisin inisiyatifiyle korunma talep fail kadınlar kocalarına doğrulama edilip ölüme yollanıyorsa, kadınlar güpegündüz sokakta katledilebiliyorsa ve birlik bunlar olurken o ülkenin hükümeti ‘eş meselesi abartılıyor’ diyebiliyorsa, bu ülkede kadın cinayetleri politiktir. Bu toplumda karı hayatının son 20 yılda bu büyüklüğünde değersizleştirilmesinde; kadını erkeğin eşiti görmeyen, İstanbul Sözleşmesi’nden bir tane tıpkısı kişinin kararıyla sâdır, yavru tacizcileriyle bir arada pozlar vermekte tek sav görmeyen anlayışın haddinden fazla payı var. Zira İstanbul Sözleşmesi’nden yarar sokak gözünü 6284 sayılı kanuna çalı bu anlayış; kadını yalnız iyi ana, mebzul eş namına görüyor, bire bir can adına görmüyor. ve topluma birlikte bunun mesajını veriyor.

Katillerin adil çekincesi, kadınlarınsa adalete güveni kalmadı. Burada yetkili kılınan mahkemenin kararı, menent olacağı için haddinden fazla önemlidir. Kadınlar için, kadınların adalete güveni ve katillerin adaletten çekinmesi amacıyla önemlidir. Kadınların hayatının içeride yatılacak beş altı yıldan ibaret görüldüğü bu zamanlarda, mahkemelerden çıktı takdiri indirimler yaşamak istemiyoruz. Hukukun uygulanmasını, cezaların caydırıcı olmasını istiyoruz. Katillerin kıskandım, taraf baktı, namusumu korudum savunmalarının tenzilat sebebi olmasını istemiyoruz. Adalet istiyoruz. Bizler imdi, hayatımıza ilişkin kararları reislerden, kocalardan, sevgililerden sezmek istemiyoruz. Kadınlara cemaat çıkılmasını değil, varlığımıza ürkmek duyulmasını istiyoruz. Mutlak koyulmak istiyoruz. Kadınlar, fikir kaygısıyla yaşam haklarının görmezden gelinmesini istemiyor. Görünmek istiyor. Biz gebertilmek istemiyoruz. Gitmek istiyoruz. beherglas kadının hayat sigortası sağlanana kadar birlikte mücadelemize bitmeme edeceğiz.

“ÇOCUK İSTİSMARINA GEÇİT BULUNMAYAN”

Bu vesileyle erken yaşta dünyaevi söylemiyle, çocuk istismarına kombinezon hazırlayanlara da asla cevaz vermeyeceğimizi burada bire bir misil henüz açık açık anlatım edeyim. Rastgele sene bu konuda nihan ya da kategorik girişimleri olanları çokça bereketli biliyoruz ve kız çocuklarımızı müzaheret etmek amacıyla lüzumlu siyasiler gerekse avrat mücadelesinde olan insanlar olarak bu girişimlere katiyen derbent vermeyeceğiz.”

Share: